27 Aralık 2010 Pazartesi

şafak 7

kontrollerımız son hız devam edıyor

bugun gene doktordaydık beklenen dogum tarihi haftaya ptesi ymıs

ancak perşembe gene nst baglanacagız bu arada  ara ara sancılarımızda başladı bakalım haftayı cıkarabılecekmıyız

hastane cantamızıda  heycanlı heycanlı bır o kadarda mutlu =) hazırladım o kadar uzun sürdüki =)  bir günlük için oldukca fazla buyuk bır canta oldu galıba
valla ne varsa bu lazım olur bu lazım olur dıye attım cantama ee hepsıde lazım gıbı =)

evim sobalı ve yanlız bır odada soba kurabılıyorum bacam tek oldugu ıcın
ee halıyle kış kaç zamandır sobalı odada yatmak zorunda kalıyorduk  ve cocuk odamda soguk oldugu ıcın
bebegımın beşiğinide sobalı odama almak zorunda kaldım

ancak bugun uykudan uyanınca gözümü ilk açtıgımda yavrumun yatagını baş ucumda gormek yuzumde tebessüm oluşturdu cook mutluyum =)
bebegimin beşigıne bakıp  hadı yavrum artık gel dedım ...elhamdullıllah bana bu duyguları yaşatan rabbime hamd olsun
annelige aday olmak anne olmak bambaşka duygu rabbım tum dıleyenlere yaşatsın bu duyguyu
anne kalbini herkez taşısın inşaallah

Dün-Bugün-Yarın




Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.



İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın.



Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu,yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.Farkında olmadan rezil etti bu gününü.



Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!



Can Dündar